Gelecek 5 Yıl İçinde İhtiyaç Duyacağımız Beceriler ve Yetkinlikler

by Burcu Aybat

“Her şey geriye mi gitti?”

Zamanın çocuklar için geriye gittiği bir dönem düşünün. Artık yazı yazmayı unuttuklarını, merdiven çıkamadıklarını, öz bakım becerilerini yerine getiremediklerini, toplu yaşama kurallarına uymakta zorlandıklarını, arkadaşlık ilişkilerinde problem yaşadıklarını ve engellenmiş hissettiklerini. İki yıl önce bıraktığınız yere geri döndüklerini düşünün. Yeni nesil için pandemi sadece zamanı durdurmadı, geriye de götürdü. Aileler ve eğitimciler, haklı olarak, pandeminin çocuklar üzerindeki sonuçları yavaş yavaş kendini gösterdikçe onlara nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda endişeleniyorlar. Tüm bu becerileri nasıl geri kazandırabileceğiz? Çocuklarımızı yeni dünyaya nasıl hazırlayacağız? Onları tekrar yaş özelliklerini gösteren, yaşadığı dünyaya uyumlanabilen, sağlıklı, huzurlu ve mutlu bireylere nasıl dönüştürebileceğiz?

Günümüzde çocuklarımızda olağanüstü değişimlere şahit olmaya devam ediyoruz. Pandeminin yıkıcı (disruptive) etkisiyle yeni alışkanlıklar, yeni beceriler ve yeni ortamlarla tanıştı çocuklarımız. Zoom’da okula gitmeyi öğrendiler. Yeni oyun alanları Roblox, Braw Stars ve Pubg oldu. Tüm gün Yotube ve Tiktok videolarına ve reklamlarına maruz kaldılar, yeni kahramanları Instagram fenomenleriydi, yeni görevleri ise birbirinden ilginç ve yetişkinlerin anlam veremediği  “challenge” lardı. Kimi tüm gün aynı renk giysi ile günü geçirdi, kimi şişeyi havaya atıp tabanının yere denk gelmesi için uğraştı saatlerce, kimi de dans hareketlerini animasyonlarla ve müzikle birleştirip Tiktok’ta paylaştı. Kiminin ise yaşadıkları o kadar masum değildi. Mavi balinanın tehlikeli sularda ilerlemesine şahit olduk. 

“Pandeminin tatsızlığından sıyrılanlar, yeni düzene uyumlananlar başaracak.”

Bir yandan da öyle bir dönem geçti ki bayan voleybol takımının ilk defa olimpiyatlarda çeyrek finale çıktığına şahit olduk, bu genç kadınların azmine, yeteneğine ve ekip çalışmasına hayran kaldık. Genç okçu Mete Gazoz’un Tokyo olimpiyatları şampiyonu olmasının ardından dünyaca ünlü yazar Paulo Coelho’nun son yazdığı “Okçunun Yolu” kitabını ona adadığını duyduk. Getir’in dünyaya açıldığını, artık mor renkli motosikletlilerin Londra’daki kapıların da zilini çaldığını gördük. Ankara’da bir okulda lise öğrencilerinin kemoterapi tedavisinde ortaya çıkan nöropatiye çözüm ürettiklerini ve 31. JA Europe Company Of The Year Competition’da Avrupa üçüncüsü olduğunu öğrendik. 16 yaşından bu yana kolektif yaşam ve ekoköy planları yapan Ashoka Fellow Durukan Dudu ve ekibinin on binden fazla kişiyi sürdürülebilirlik teması altında onarıcı tarıma teşvik ettiğini okuduk. Peki bu pandemi kahramanlarını tüm olumsuz koşullara, imkansızlıklara ve risklere rağmen başarıya iten ne oldu? Bu sonuçlar bir şans mı yoksa beklenen sonuçlar mıydı? Onları başarıya götüren hiç şüphesiz pandeminin tatsızlığından kurtulmaları ve yepyeni bir düzene hızlıca uyumlanmaları olmalı.

30’lu yıllarda yaşanan Büyük Buhrandan bu yana dünya ekonomisinin en çok riske girdiği dönemi yaşıyoruz. Bazı sektörler yok olmaya yüz tutarken, bazıları yükselişe geçti. Dünyanın en zengini Amazon’un kurucusu Jeff Bezos servetine 20 milyar dolardan fazla eklemeyi başardı bu arada. E-ticaret, sağlık, teknoloji, medya, eğlence, oyun ve telekomünikasyon alanında çalışan firmalar bu dönemi karla kapattılar. İnşaat, gayrimenkul, turizm ve endüstri alanı ise en çok sekteye uğrayan alanlar oldu.

“Pandeminin yarattığı yıkıcı etki geleceğin mesleklerini ve yetkinlikleri tanımlıyor.”

Dünya Ekonomik Forumu’nun Geleceğin Meslekleri 2020 Raporu pandeminin etkilerine vurgu yapıyor. Rapor, pandeminin yarattığı yıkıcı etkiyle gelecekte ekonomik çemberi döndürecek meslekleri ve yetkinlikleri tanımlıyor, gelecek 5 yıl içerisinde ihtiyaç duyacağımız teknoloji dönüşümü ihtiyaçlarını ve becerileri listeliyor. İşte bunları şu şekilde özetleyebiliriz:

Teknolojiyi benimseme: Arama kutucuğuna yazdığınız bir kelimenin ya da beğendiğiniz bir markanın peşinizi dijital ortamda bırakmamasını sağlayanlar, bıraktığınız dijital ayakizlerinizi depolayanlar ve kapınıza istediğiniz herşeyi getirenler. Bulut bilişim, büyük veri ve e-ticaret sadece iş hayatımızda değil gündelik pratiklerimizde de yanıbaşımızda. Yakın gelecekte ise şifreleme, robotlar ve yapay zeka hayatımızda daha çok farkedilebilir olacak. 

Otomasyon: Pandemi nedeniyle evlere kapanmamız tüketimin farklı kalemlere kaymasına, ekonomik kısıtlamalar da şirketlerin işleri dönüştürmesine sebep oldu. Şirketler işgücünün %40’dan fazlasını azaltarak otomasyona geçiyorlar. 2025’de insan ve makinaların gerçekleştirdiği işin eşitleneceği öngörülüyor. 

İş yıkımında artışı: 2025 yılında 85 milyon işin yok olacağını ve bu işlerin gerçekleştirilmesi için otomasyon kullanılacağını düşünürsek ilginç bir 5 yıl bekliyor bizi. İnsan, makina ve algoritmaların dengesini yaşayacağız.

Beceri boşlukları: 5 yıl sonrasının öne çıkan becerileri arasında eleştirel düşünme, analiz etme, problem çözme ve aktif öğrenme, esneklik, stres toleransı gibi öz-yönetim becerileri yer alıyor. İş liderlerinin hemen hemen tamamı çalışanlarının bu yeni becerileri kazanmalarını bekliyorlar. 

Çevrimiçi çalışma: Artık beyaz yakalı pek çok çalışan ve işverenleri uzaktan da çalışılabileceğini gördü. Bunun için bazı uygulamalar kullandı ve iş rutini geliştirildi. Aynı zamanda iş ortamında verimliliği, çalışanın iyi olma halini ve aidiyetini artıran adımlar atmaya başlandı.

Eşitsizlik: İşçiler, kadınlar ve genç çalışanlar ne yazık ki teknolojinin etkisinden ve pandeminin getirdiği durgunluktan en çok etkilenen kesim oldu. Var olan eşitsizlikler derinleşti. 

Çevrimiçi öğrenme: Bu dönemde, kendi inisiyatifleri ile çevrimiçi öğrenme fırsatları arayan bireylerin sayısında dört kat, işverenlerin çalışanlarına çevrimiçi öğrenme fırsatları sağlamasında beş kat ve çevrimiçi eğitim alan öğrencilerde dokuz kat artış oldu.

Çalışanlara yeni beceriler kazandırma: İşlerini kaybetmek istemeyen çalışanların daha hızlı bir şekilde yeni beceriler kazanmaları ya da var olan becerilerini vaki tkaybetmeden geliştirmeleri gerekiyor. 

Entelektüel sermayeye yatırım: İşverenler çalışanlarına yaptığı yatırımın bir sene içinde geri dönmesini bekliyor. Her ne kadar yeni becerileri kazandırmaya ya da var olanları geliştirmeye yönelik çalışmalar olsa da ne yazık ki çalışanların yarısı bile bu fırsattan yararlanamıyor. 

Çevresel, sosyal ve yönetişimsel metrikler: İşverenler, çalışanlarının yeni beceriler kazanmasının aynı zamanda toplum için önemli olduğunu düşünüyor. Bu yüzden de işten çıkarmak yerine otomasyondan kaynaklanan ihtiyaçlarda çalışanlarının yeniden becerileri geliştirerek onları korumayı tercih ediyorlar. 

Kamu desteği: Risk altında çalışan ve işlerinden olanlar için yeni beceriler kazandıran ya da var olan becerileri geliştiren hizmetlerin kamu tarafından daha fazla desteklenmesi gereği aşikardır. 

Sosyal dayanıklılığı düşük ve yüksek işgücü piyasası bozulması yaşayan ülkelerden biri olan Türkiye’de yeni düzende durum çok daha vahim. Sosyal koruma mekanizmalarının az olduğu ülkemizde gelecek nesil için zorlu günler bekliyor. Öğrencilerimizin şu an okullarda öğrenilen pek çok beceriyi 5 sene sonra kullanamayacaklarını düşünürsek, yeni becerileri otonom bir şekilde öğrenen, dünyadaki gelişmeleri ve fırsatları takip eden, esnek, dayanıklı bireylere ihtiyacımız olduğunu unutmamak gerekir.

You may also like

1 comment

Berna Tuygun Mayıs 15, 2022 - 10:59 am

Yazıyı okurken hep çocuklarımın deneyimlerini ve kendi yaşadıklarımı düşündüm. Zaman zaman son 2 yıldır yaşadığımız süreçteki değişimleri görsem de bu yazıyla daha da anlam buldu yaşadıklarımız. Ellerinize sağlık Burcu hocam. Eminim, edinme ve geliştirmeye ihtiyaç duyduğumuz bu yeni becerileri yöneticisi olduğu okulda da çocuklarımıza kazandıracaksınız.

Reply

Leave a Comment