Uçak kazaları gerçek yaşamda nadiren filmlerdeki gibi gerçekleşir, çok daha büyük olasılıkla küçük zorlukların ve görünürde önemsiz arızaların birikiminin sonucudur. Malcolm Goldwell, hepimizin çok beğendiği ve bazı insanların neden başarılı olduğunu göstermeye yönelik yazdığı “Outlier” kitabında, 1988-1998 yılları arasında Kore Hava Yollarında, kültürel mirasın bireyin davranışlarını etkilediğini ve bunun da sıklıkla gerçekleşen uçak kazalarında etkili olduğunu örneklerle açıklar. Kazalar genel olarak tek bir hatadan kaynaklanmaz, üst üste yapılan 7 insan hatasını içerir. Kazalar sırasında çalışanlar arasındaki diyaloglar incelendiğinde ise bu hataların her zaman kültürel kodlarımızın şekil verdiği takım çalışması ve iletişim kaslarımızla ilgili olduğu anlaşılır. Bu tespitin ardından buna yönelik iyileştirmeler yapan havayolu şirketi 1999’dan bu yana hiç kaza yapmaz.
Bir kurumda ya da organizasyonda gerçekleşebilecek büyük kazaların, olumsuzlukların, başarısızlıkların ve felaketlerin önüne geçebileceğimizi savunuyor Goldwell. Bunu da bize miras kalan “güç endeksinin” hakim olduğu kültürel kodlarımızın çizdiği çizginin dışına çıkarak başarabileceğimizi söylüyor. Açık iletişimin, şeffaflığın, iletişimin ve iş birliğinin gücünden faydalanmanın öneminin altını çiziyor. Kore Hava Yolları bunu hiç tahmin edemeyeceğimiz bir yolla aşmayı başarıyor. Kurumdaki kültürün bir yansıması olan hiyerarşik ve otokratik yapıyı, kullandıkları dil ile değiştirmeyi başarıyorlar. Tüm çalışanlar artık kurum içinde “İngilizce” dilini profesyonel iletişim dili olarak kullanıyor. Böylece karşılaşılan sorunlarla yüzleşmek için onların korkudan, yanlış yapmaktan ya da başkalarını üzmekten çekinmedikleri daha profesyonel bir dil ile iletişim kurmalarına fırsat yaratıyor. Çalışanlar böylece olaylar ve durumlar karşısında birbirleriyle daha etkili iletişim kurabiliyorlar, ast üst ilişkisine takılmadan birbirlerine geri bildirim verebiliyorlar.
Peki “güç endeksinin” yüksek olduğu ülkemizde ve eğitim kurumlarında daha şeffaf, iş birliğini mümkün kılan ve iletişimin güçlü olduğu böyle bir yapıyı nasıl kurgulayabiliriz? İşte size 7 öneri;
1. Okulunuzda uluslararası akredite programları hayata geçirin. Okulunuzda uluslararası standartlarda ve kalitede eğitim verilmesini ve bunun sürdürülebilir olmasını hedefliyorsanız IB (Uluslararası Bakalorya) ve CIS (Uluslararası Okullar Birliği) gibi popüler akreditasyon programlarına dahil olmak, bu programların dilini kullanan meslektaşların arasındaki diyaloğu geliştirir. Çalışanlar kurumun sürekli iyileşmesi ve gelişmesi için literatürün de desteklediği başlıklar altında birlikte çalışma kültürüne dahil olur.
2. Öğrenen topluluklar inşa edin. Bir okul sisteminde yaygın olan değişime direnç, yüzeysel ve niteliksiz kolay çözümlere olan yönelimden ancak öğrenen topluluklar inşa ettiğinizde kurtulabilirsiniz. Öğrenen topluluklar, bir okuldaki paydaşların sürekli olarak öğrenme arayışında oldukları, öğrendiklerini paylaştıkları, öğrendiklerine göre hareket ettikleri, öğrencilerin yararı için profesyoneller olarak etkililiklerini artırmaya odaklandıkları bir yapıdır aslında. Sürekli sorgulama ve iyileştirmeye odaklanan bu yapının temel yapı taşları iletişim ve iş birliği hiç şüphesiz.
3. Meslektaş diyaloğunu güçlendirin. Öğrenen yapılarda çalışanların, farklı düzeylerde ya da bileşenleri dikkate alarak iş birliği içinde ve sürekli birlikte çalıştığını görürüz. “Yansıtıcı diyalog / reflective dialog” olarak isimlendirilen bu süreçlerde öğretmenler ve liderler, öğrenciler, öğrenme ve öğretim hakkında konuşmalar yapar, ilgili konuları ve sorunları belirler. Bu tür konuşmalara katılan öğretmenler, yeni fikirleri ve bilgileri kullanarak hâlihazırdaki sorunları nasıl çözebileceklerini öğrenirler.
4. Geri bildirimin gücünden faydalanın. Bir okulda etkili geri bildirim vermek her zaman öğrenmeyi destekler. Amaç olumlu ya da olumsuz pratiklerin üzerinde dönüşümlü düşünmek ve daha etkili bir öğrenme deneyimi sunmak üzere dersler çıkarmaktır. Geri bildirim vermek etiketlemek ya da yargıda bulunmanın ötesinde karşısındaki kişinin profesyonel gelişimi için katkıda bulunmak ve bu keşif yolculuğunda ona kolaylaştırıcı olmaktır. Etkili geri bildirim yöntemlerini kullanmak kurum içinde iş birliği ve iletişimi güçlendirir.
5. Teknolojiyi kullanarak daha etkili ve verimli süreçler yaratın. Dijital teknolojileri iletişim ve iş birliği için kullanmak birlikte çalışma ve başarma kültürünü destekler. Süreçleri otomize hale getirdiği gibi, bilginin şeffaf bir şekilde paylaşılmasını ve insanlardan kaynaklanan hatanın minimize edilmesini sağlar. Google Drive gibi ortaklaşa üretimi destekleyen platformlar kullanabileceğiniz gibi kendi kurumunuza özel süreçleri de etkili ve verimli hale getirmek için dijital iş süreçleri kurgulayabilirsiniz.
6. Gücünüzü veriden alın. Veri ile sorgulamaya başlar, araştırır, meslektaşlarımızla üzerinde tartışır ve buna göre harekete geçeriz. Veri bir tartışmayı, fikir yürütmeyi ya da hesaplamayı başlatan olgusal bilgidir. Bu bir ölçü ya da istatistiktir. Veri ile yola çıkmak meslektaşlarla diyalogları belirli yargılar ya da genel çıkarımlar üzerine sürdürmek yerine daha nesnel olgulara göre sağlıklı iletişim kanalları açmamıza yardımcı olur.
7. Çalışanlarınızın iyi olma halini önemseyin. Bir eğitim kurumu, çalışanlarının iyi olma halini değerli olduğunu hissettirerek yola koyulur. Böyle bir iklimde, her zaman birlikte çalışma ve başarma kültürü olumlu etkilenir. İyi olma hali, pek çok mekanizma ile hayata geçirilebilir: kişisel sınırların ve özgürlüklerin sağlanması, haklar ve sorumlulukların netleştirilmesi, soysal ve duygusal destek birimlerinin kurulması, duygu yönetimine dair rehberlik, okula uyum süreçlerinin kurgulanması, bireysel ihtiyaçların karşılanması, kriz yönetimi, güvenlik ve sağlığa dair uygulamalar, aidiyet duygusunu güçlendirme, süreçlere dair şeffaf bir şekilde bilgilendirme ve daha fazlası…
Eğitim kurumunuzda ya da organizasyonunuzda akıllı insanlar ve hatta akıllı teknolojiler olabilir. Bu konuda kendinizden çok emin de olabilirsiniz. Ancak bunların varlığı kurumunuzu karşılaşabileceğiniz krizlerden, olumsuzluklardan ya felaketlerden korumayacaktır. Bunun için akıllı bir sistem kurgulamak ve içinde yer alan paydaşların da kolektif bir bilinçe, en iyiye ve en doğruya olan inançla, etik değerler ve prensiplerle yol alması gerekir. Bunu başarmak çok güç değil. Sadece birbirimizi anlamak, iyi niyet ve birlikte başarma arzusu yeter.