Uzaktan Eğitim ile İlgili Merak Edilenler

by Burcu Aybat

Uzaktan eğitimde öğrencilerin odak problemi nasıl giderilir?

Her 10 gençten 8’inin teknolojiden vazgeçemediği bu dönemde, uzaktan eğitim başladıktan sonra tüm öğrencilerin artık teknolojiyle öğrenmesini bekliyoruz. Onlar için çoğunlukla oyun ve iletişim aracı olan teknoloji artık bir öğrenme aracı da oldu. Dijital yerli olan çocuklarımız yeni Koronavirüs sürecinde dijtal öğrenme deneyimine hızlı uyum sağladılar. Ancak bir yandan da en küçük çocukta bile 5 buçuk saatten başlayan medya tüketimi öğrencilerimizin dikkat sürelerini etkiliyor. Yaşa göre farklılık gösteren dikkat sürelerine baktığımızda 5-6 yaş öğrencininki 10 dakika iken 13-14 yaşında olan gençlerin ise 25-30 dakika civarında sürüyor. Yıllar içinde bir önceki nesle göre kısalan dikkat süresi öğrenme sürecinde de odaklanmayı etkiliyor hiç şüphesiz. 

Uzaktan eğitimde öğrencilerin daha iyi öğrenebilmeleri için öğretmenlerin dikkat sürelerini önemsemeleri ve buna göre derslerini planlamaları gerekiyor. Öğretmen ve öğrencilerin aynı anda bir arada bulundukları canlı dersleri mümkün olduğunca etkileşimli tasarlamaları ve etkileşimi mümkün kılan teknoloji uygulamalarını (web 2.0 araçlarını) kullanmaları faydalı olacaktır. Özellikle küçük yaş grubunda daha az sayıda öğrenci ile kısa süreli yapılan canlı dersler aynı zamanda öğrencilerin daha fazla söz almaları ve öğrenme sürecinde etkin olmaları için yararlı olabilir. Canlı dersler mümkün olduğunca öğrencinin aktif katılacağı şekilde planlanmalıdır. Öğretmenler, öğrencinin pasif dinleyici olarak rol alacağı 8-10 dakikalık video ders anlatımı kısmını derse hazırlık olarak öğrencilerine verebilir. Bu yaklaşım aslında uzun yıllardır kullanılan flipped classroom (ters-yüz sınıf). Uzaktan eğitim modelinde bu yaklaşımın uygulanması öğrencilerin canlı derslerdeki odak sürelerini artırabilir.

Öğrencinin günlük rutini olması ayrıca onun odaklanmasına faydalı olacaktır. Derse gereken hazırlığı yapabilmek için bir süre önce uyanmış, kahvaltısını yapmış, fiziksel ihtiyaçlarını karşılamış olmalı. Öğrencinin uzaktan eğitim alacağı ortamı ya da çalışma köşesini onun ihtiyaçlarına göre hazırlamamız gerekir. Bu bölümün mümkün olduğunca uyaranlardan arındırılmış olması ve sadece çalışmak için kullanılması önemli. Ailenin, çocuğun dikkatini dağıtabilecek materyal, oyuncak, ses ya da hareketten bu ortamı arındırması gerekir. Çocuğun ayrıca aynı okuldaki gibi ders periodları arasında dinlenme fırsatı olması ve hareket edebilmesi bir sonraki çalışma perioduna odaklanmasını kolaylaştırır.

Ebeveynler çocuklarının online eğitimlere daha kolay uyum sağlaması için nelere dikkat etmelidir?

Ebeveynlerin desteğinin şekli ve yoğunluğu yaşa göre farklılık gösterir. Küçük yaş grubunda öğretmenin yönlendirmesine göre hareket etmek, mümkün olduğunca çocuklara otonomi kazanmaları için alan yaratmak gerekir. Çocukların teknoloji kullanma becerileri geliştikçe ebeveyn desteği ihtiyacı azalacaktır. Çocuğun ihtiyaç duyduğu noktada ebeveynler eşlik etmeli ve bir süre sonra geri çekilip kontrol etmelidir. Anaokulu ve ilkokul öğrencileri ebeveynlerinden destek alabilirler ancak ortaokul öğrencileri kendi öğrenme sorumluluklarını alabilecek düzeydedirler. Bu grubu uzaktan takip etmek ve öğretmen tarafından bir talep gelirse devreye girmek önemlidir. Veli, öğrencinin çalışma ortamını sınıf gibi kabul ederse öğrencinin de kişisel alanına girmemiş olur. Unutmamak gerekir ki yüz yüze ortamda veli sınıfın bir parçası değildi. Velinin öğrenme süreçlerine aşırı müdahelesi öğrenciyi huzursuz ve güvensiz bırakıyor. Her ne kadar bu ortam sanal olsa da bir sınıf ortamıdır ve öğrencinin kendi alanıdır. Öğretmen ve arkadaşlarıyla ilişkilerini barındırır. Öğrenci bu alanın kendi alanı olduğu duygusunu hissederse kendi öğrenme sorumluluğunu da alır ve öz yönetim becerisini geliştirme fırsatı yakalar. Aile dışarda durmayı başarmalı ki çocuk alanın kendi alanı olduğunu hissetsin ve bu alandan maksimum verimi alması gerektiğini öğrensin. Uzaktan eğitim belki de çocuklarımızın yaşam becerilerini geliştirmek için bu anlamda bir fırsat. Onlara sorumluluk almaları noktasında daha çok güvenmeli ancak her zaman gözlemci olmayı ve öğretmenlerle işbirliğini sürdürmeliyiz. 

Online eğitimlerde de kullanılan teknolojik aletlerinin dengeli ve bilinçli kullanımı için neler yapılabilir?

İyi, kötü ve çirkinin bir arada bulunduğu internet ile daha fazla vakit geçiren çocuklarımızı karşılaşabilecekleri tehlikelere ve engellere karşı da bilinçlendirmeliyiz. Çocuklarımız genelde bilgi nereden gelirse gelsin inanmaya meğilliler. Medya araçlarının yoğun olarak etkisinde kalmaları sonucu ya da medya okur yazarlığı konusunda yetersiz bilinçlendirmelerin etkisiyle güvenilir olmayan kaynaklara ve ortamlara yönlenebiliyorlar. Hangi uygulamaları kullanıyorlar, hangi oyunları oynuyorlar ve bunlarla ne kadar süre geçiriyorlar sorularını sormalıyız ve onları takip etmeliyiz. Bu takibi yapabileceğiniz ayarlar tüm cihazlarda mevcut. Ebeveynler çocuklarıyla belirli anlaşmalar yaparak sosyal medya ve dijital oyunların oynanma sürelerine yönelik kuralları belirleyebilirler. Oynanan oyunların yaş düzeyine uygun olarak kontrol edilmesi çok önemlidir. Her dijital oyunun açıklamasında o oyunun hangi yaş düzeyi için kullanılabilir olduğuna yönelik uyarılar vardır. Buna göre ailenin farkındalığı olması gerekir.

11-12 yaşından önce internet kullanımı konusunda ebeveyn takibi çok önemli. Sonraki yaşlarda çocuk gerekli bilinci kazanabilir. Ancak yine de ara ara neler yaptığını, ne oynadığını, kiminle konuştuğunu takip etmek gerekir. 13 yaşından itibaren çocuklar daha çok sosyal ağlarda yer almaya başlar. Dijital ayakizi, sanal zorbalık ve dijital güvenlik konuları önem kazanır. Gençlerin bu aşamada bilmesi gereken en önemli şey düşünerek hareket etmesi ve desteğe ihtiyaç olduğunda destek alabileceği kişilerin olduğunu bilmesidir. Bildiğiniz gibi teknolojinin getirdiği tüm avantajlarının yanında bir takım riskler de söz konusu ve çocuklarımızı bu risklere karşı korumamız gerekiyor. Bilinçli kullanım konusunda çocuklarla açık ve net konuşmak önemli. Kişisel bilgilerin paylaşılmaması, uygun olmayan bir görüntü veya mesaj görürse kime söylemesi ve destek istemesi gerektiği gibi konuların netleştirilmesi gerekir. Ebeveynler teknolojinin getirdiği bir takım riskler olabileceğini çocuklara yaşına göre uygun bir dille anlatmalı ve mümkünse güvenli internet paketleri kullanmalılar.

Unutulmaması gereken şey nasıl yüz yüze ortamda yer alan kurallar varsa dijital ortamda da bu kuralların devam etmesi gerektiğidir. Online eğitim sürecinde tek fark ders saatlerinin teknolojik cihazlarla ve uygulamalarla gerçekleşiyor olmasıdır. Olağanüstü ve kısa vadeli bir online öğrenme süreci yaşadığımız için ekran süresi prensiplerini biraz esnetebiliriz. Eğer ekran ile birlikte geçirdiği süreçte öğrencinin bilişsel ve sosyal olarak kazanımları oluyorsa ekran ile baş başa olan sürenin sürekliliğini sınırlayabilir ve ekran-ara-ekran-ara uygulamasını hayata geçirebiliriz. Çocuğun teknolojiyle normal zamana göre daha fazla vakit geçirmesi şu an için kabul edilebilir bir durum. Çocuğa rahatlaması ve enerjisini atması için molalarda farklı etkinlikler yapması yönünde yönlendirilebilir. 

Çocukların yaratıcılığını geliştirmek için evde neler yapılabilir?

Yaratıcılık hayal gücünden beslenir. Çocuklar, hayal güçlerini harekete geçiren süreçlere girmeliler. Bazen de onların sıkılmalarına fırsat vermeliyiz. Her boşluğu doldurmamak, ona sınırlı materyal ve oyuncak ile oynamalarına izin vermek, oyun kurmalarına fırsat yaratmak, bol bol okumaları ve kelime dağarcıklarını güçlendirmelerini sağlamak. Ebeveynler de evde vakit geçirdikleri bu süreçte çocuklarına model olabilirler. Yeni hobiler edinebilirler, yeni deneyimler keşfedebilirler ve daha önce hiç yapmadıkları bir şeyi deneyebilirler. 

Yaratıcılığı merak tetikler. Çocuklarla anlamlı gelen örnekler paylaşmak, ilgi alanlarına dokunmak, heyecan duymalarını sağlamak gerekir. Ebeveynler, çocukların neden sorusunu sıklıkla sormalarını hoş görebilir, bir aletin nasıl çalıştığını keşfetmelerine fırsat yaratabilir, atık malzemelerle kendi oyunlarını yaratmalarını teşvik edebilir, bir görevi gerçekleştirmek için sınırlı malzemeleri kullanmalarını sağlayabilirler. Bu tür yaklaşımlar çocukların yaratıcılık rezervlerini koruyacaktır. 

Çocuklar online eğitimlerin yanı sıra evde ne tür aktiviteler yapmalıdır?

Çocuğun hayatında oyun herşeyden önemlidir. Çocuklar oyun oynamalı. Ebeveynler çocukların bu ihtiyaçlarını karşılamaları için onlara yeni fikirler verebilir kimi zaman da oyunun parçası olabilirler. Çocuklarınızla bu süreçte nasıl etkinlikler yapabileceğiniz konusunda Doç. Dr. Yavuz Samur’un Instagram hesabını takip edebilirsiniz. Evde yapabileceğiniz etkinlikler, çocuklara meydan okuyacağınız fikirler, sorgulamayı geliştireceğiniz sorular, izleyebileceğiniz filmler vb. pek çok bilgi ebeveynlerin internette kısa bir araştırma yapmasıyla karşılarına çıkabilir. Ayrıca “maker” ruhunu harekete geçirecek pek çok etkinlik ve uygulamayı internetten bulabilirler. Bu anlamda Youtube’da pek çok kanal var.

Herşeyi yapılandırmadan biraz da çocukların kendi yönetimine bırakmak gerekir. Normal zamanda neyle ilgileniyorlarsa onları yapmaya devam etmeleri kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacaktır. Fiziksel hareket ihitiyacını karşılamak adına biraz daha anlayışlı olunmalı. “Koşma, zıplama komşu rahatsız olur.” gibi cümleler yerine “Yerde zıplamak alt komuşuyı rahatsız edebilir ama yatakda zıplayabilirsin.” ya da “Dışarıya çıkamadığın için tenis oynayamıyorsun ama istersen masayı tenis için kullanabilirsin.” denebilir. “Sen ne düşünüyorsun, nasıl yapabilirsin, düşün bakalım vb.” diyerek çocukların farklı yollar keşfetmeleri sağlanabilir.

Çocukların uzaktan eğitime olan sürekliliği nasıl sağlanır? Ebeveynler bu sürekliliğin bozulmaması için ne tür önlemler almalıdır?

Dijital çağın çocukları büyüklerden daha kolay bu sürece uyum sağlıyorlar. Onların online eğitimde sürekliliğini sağlayan şey arkadaşları ve öğretmenleriyle ilişkileri. Bu okulda da bu şekilde. Bu bağlar sürdükçe, eğitimdeki süreklilik de devam edecektir. Ebeveynler çocuklarının canlı ders saatlerinde derste olması, aktif olması ve verilen görevlerin yerine getirilmesi noktasında takipte olmalılar. Okuldan gelen gerbildirimleri dikkate almalı ve iş birliği içinde hareket etmeliler. Çocuk öğrenme sürecinden koparsa tekrar sisteme dahil olması için öğretmenle işbirliği yapmaları çok önemli.

Online eğitim sonrasında ne gibi değişiklikler olacak?

Bu süreçte ekonomi, eğitim, sağlık vb. pek çok alanda dijital dönüşüm hızlandı. Artık hiç birşeyin eğitimde eskisi gibi olmayacağını biliyoruz. Bu dönemde kazandığımız yeni alışkanlıklarımızı okullarımıza döndüğümüzde de devam ettirmek isteyeceğiz. Daha önce belki de hiç düşünmediğimiz uygulamaların bu dönemde uygulanabilir olduğunu mecbur kaldığımız için öğrendik. Bir yandan da teknolojiye erişebilen ve kullanabilen öğrenciler uzaktan eğitim sürecinin parçası olduğu için öğrenciler arasında istemeden de olsa dijital uçurum oluştu. Bu sürecin sonunda etkili bir telafi programının uygulanması çok önemli. 

İleride eğitimde dijital teknolojilerin etkilerini daha çok göreceğiz. Öyle bir dönemdeyiz ki Harvard Üniversitesindeki bir dersi dünyanın öbür ucundaki bir kişi alabiliyor. Yeni Koronavirüs döneminden önce bunun kaç kişi farkındaydı? Şimdi ise bu teknolojilerin hayatımızı aslında ne kadar da kolaylaştırdığını hep birlikte daha net bir şekilde gördük. Eğitimde de öğretmenler, öğrenciler ve veliler teknolojiyi eğitim süreçlerinde kullanmaya devam edecekler. Çünkü birçok şeyi daha etkili ve hızlı yaptıkları yeni yollar keşfettiler. İşte bu noktada odaklanmamız gereken şey nerede ve nasıl dijital teknolojilerin kullanılması gerektiği. Dengeli ve bilinçli kullanım daha da önem kazanacak. Yeni normali kucakladığımız bu dönem, umarım hepimiz için en az zarar getiren ve öğrenme konusunda büyümeyle geçirdiğimiz bir dönem olur. 

** Bu yazı 4 Mayıs 2020 tarihinde Milliyet.com.tr de yayımlanmıştır.

You may also like

Leave a Comment