Okulda Bilgisayar Kullanmak Başarıyı Gerçekten Düşürüyor mu?

by Burcu Aybat

2012 sonuçları Türkiye için pek de iç açıcı olmayan PISA sınavını düzenleyen OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı)’nin “teknolojinin okullarda kullanımının öğrenci başarısına olan etkisi” üzerine yaptığı global anketin sonucu eğitim gündemini kalbinden vurdu. Okulların teknoloji entegrasyonu konusunda motivasyonu kırıldı, eğitimciler umutsuzluğa düştü, velilerin kafası karıştı ve öğrenciler hayal kırıklığı yaşadı. Peki neydi bu kadar üzerinde konuşulan sonuçlar?

BBC’nin haberine göre “okulların bilgisayarlara ve sınıf içinde kullanılan teknolojilere olan yatırımı öğrencilerin performansını arttırmıyor.” Rapor okulda kullanılan teknolojilerin PISA gibi uluslararası test sonuçlarını nasıl etkilediğini inceliyor. Habere göre, okuldaki bilgi ve iletişim teknolojilerine yapılan yatırım öğrencilerin okuma, matematik ve fen alanındaki PISA test sonuçlarında “farkedilebilir bir gelişme” yaratmıyor. Çok fazla teknoloji kullanan öğrencilerin PISA test sonuçları daha kötü, orta düzeyde bilgisayar kullanan öğrencilerin sonuçları ise hiç kullanmayanlara göre daha iyi. Ancak haberde “teknoloji kullanımı” ile ilgili detaylar eksik. Rapor incelendiğinde ise evdeki bilgisayar sayısı ve öğrencinin internet başında okulda ve okul dışında geçirdiği sürenin dikkate alındığını görüyoruz. Bu iki değerin okulda teknoloji kullanımını temsil ettiğini söylemek zor.

Öğrencilerin teknoloji kullanımına mı bakılıyor yoksa öğretmenlerin teknolojileri kullanarak derslerini desteklemelerinden mi söz ediliyor? Hangi teknolojiler nasıl kullanılıyor? Bu konuda ayrıntılı bir araştırma göremiyoruz. Teknoloji entegrasyonunun uygulama şeklinin sonuçları etkileyeceği su götürmez bir gerçek. OECD’nin kendi sayfasında da sonuçlardan dolayı yeni bir yaklaşımın gerekliliğinden söz ediliyor. Öğrencileri geleceğin dünyasına hazırlamak için 21. yüzyıl becerilerine odaklanan, 21. yüzyıl pedajojik yaklaşımlarının kullanıldığı bir öğrenme ortamını sağlayan teknololoji entegrasyonuna ihtiyaç duyulduğunun altı çiziliyor.

OECD tarafından eğitim sistemlerini değerlendirmek amacıyla geliştirilen uluslararası performans endeksi PISA sonuçları üzerinde uzun zamandır konuşuyoruz, tartışıyoruz ve yazıyoruz. Fen, Matematik ve okuma alanlarında eleştirel düşünme, analiz, muhakeme, sentez ve yaratıcılığı ölçen PISA 2012 sonuçları incelendiğinde, Türkiye’nin her 3 alanda ortalama puanı, OECD ülkelerinin ortalama puanının altında yer alıyor. Ülkemiz Fen ve Matematik alanında OECD ülkeleri arasında son sırada, okuma alanında ise sondan ikinci sırada. Peki sizce ortalamanın altında, hatta sonlarda yer alan Türkiye’nin düşük PISA sonuçlarının sebebi teknolojiyi sınıflarda çok kullanmak mı?

Öğrencilerimiz PISA sınavında Matematik ve Fen alanlarında 6 düzey arasında 2. düzey soruları bile çözmekte zorlanıyorlar. Doğrudan çıkarım yapmaktan ve temel formülleri, algoritmaları, işlemleri yapmaktan başka bir beceriye ihtiyaç duyulmayan bu düzeydeki sorular, gerçek hayatta, iş hayatında çözmek zorunda kalacakları karmaşık problemlerin yanında çok çok basit kalıyor. Burada teknoloji entegrasyonundan daha çok endişe edeceğimiz noktalar var gibi.

Haberde Güney Kore ve Çin gibi ülkelerin yüksek test sonuçları olmalarına rağmen düşük düzeyde teknoloji kullandıkları bilgisi de var. Halbuki pek çok saygın blog ve haber sitesinde Güney Kore’nin başarılı teknoloji entegrasyonu ile ilgili haberlere rastlıyoruz. 2009’dan itibaren okullar hızlı internet alt yapısına sahip, öğrenciler online kitaplar kullanıyorlar. Haberde Singapur’un orta düzeyde teknoloji kullanımına değiniliyor ancak yine pek çok blog ve haberde Singapur’daki okulların teknolojiyi başarılı bir şekilde entegre ettiklerini de görüyoruz.

PISA’da başarılı olan ülkelerin sırrı ne peki? Haberde sözü edildiği gibi sadece teknolojiyi az kullanmak mı? Yoksa başka etkenler de var mı? PISA 2012 Değerlendirmesine göre ise başarının sırrı: yeni bir müfredat, esnek bir yapılanma, her okulun kendi hedeflerini ve vizyonunu koyması, öğretmen ve okul yöneticilerinin eğitimi ve seçimi, okul öncesi eğitime önem verilmesi. Öğretmen mesleğinin profesyonel bir meslek olarak algılanması,  eğitimde bu kültürün oluşması da bu ülkelerin başarılarının temelinde yatıyor.

OECD eğitim direktörü Mr. Schleicher’in haberde kopyala yapıştır yöntemi ile oluşturulan ödevlerden söz etmesi, Internet’in çok kullanıldığı ve bunun da öğrencilerin performansını arttırdığını gösteren bir tane bile ülke olmadığını söylemesi umutsuzluğunun göstergesi. Ancak BBC’nin ne yazık ki Türkçe sitesinde yayınlanmayan açıklaması da şu: “Bu sonuçlar teknolojiyi eğitimde kullanmamaya bir bahane oluşturmamalı. Sadece daha etkin yöntemler geliştirilmesi gerekiyor.”

Başlığı biraz değiştirilen, kafaları karıştıran ve biraz da abartılan Türkçe çeviride, ne Naace yönetiminden Mark Chambers’in “okulların teknoloji kullanımın azaltılmasının gerçekçi olmadığını” söylemesi, ne okul müdürü John Morris’in “daha icat edilmemiş teknolojileri kullanmaları için onları hazırlıyoruz. Nasıl üretimden, öğrenme ve öğretmeden teknolojiyi ayırabilirsiniz?” demesi, ne de İngiltere okullarının başkanı Nick Gibb’in “Biz bütün okulların öğrencilerinin ihtiyaçlarını dikkate almasını istiyoruz. Bunu teknoloji öğrenmeyi ve son derece titizlikle hazırlanmış bir müfredatı bütünlesin ve böylece tüm öğrencilerin potansiyellerine ulaşması için yardımcı olsun diye istiyoruz.” demesi ve diğerlerinin söylemleri yer alıyor.

Bana göre haberde, hem Türkçe hem de orjinalinde, en değerli konu Mr. Schleicher’in değindiği sosyo-ekonomik farkın kapatılmasında iyi bir okuma ve matematik bilgisinin teknolojiye erişimden daha etkili olduğunu söylemesiydi. Her 10 kişiden 3’ünün orta öğretime devam etmediği ülkemizde daha üzerinde çok çalışmamız gereken konu var. Okumayı, yazmayı, üretmeyi seven ve cevabı dört şıktan biri olmayan gerçek hayat problemleri ile karşılaştığında, sudan çıkmış balığa dönmeyen bir nesil istiyoruz. Teknoloji hedefimize ulaşmamızda nasıl fayda sağlayacak? Odağımızı buna yönlendirelim. Araştıralım, eleştirel düşünelim, üretelim ve paylaşalım! Haber değeri olduğu için yayılan bu genel geçer yaklaşımları bırakalım. Bu rapordan alacağımız dersleri alalım.

Raporun orjinaline ulaşmak için tıklayın.

** Bu yazı eğitimdeteknoloji.com sayfasında yayımlanmıştır.

You may also like

Leave a Comment